Şems-i Tebrîzî 40 Kural ve Sözleri

Önder Demir
Şems-i Tebrîzî
Şems-i Tebrîzî (1185 - 1247) mutasavvıf. Asıl ismi Mevlânâ Muhammed'dir. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan sohbet şeyhi ve çok kuvvetli bir din âlimidir.
€9,99 Softcover

Mittwoch, 21. August 2013

Mirat-ül İrfan 1. Bölüm

 
 
 
Mirat-ül İrfan - Muhyiddin Arâbi


1. Bölüm

Hamd Allah'a aittir...


Şu sebepten: O'nun vahdaniyetine gölge düşürecek bir KABL ;
yani EVVEL yoktu.

Çünkü KABL ; yani EVVEL, o idi.

Keza bir BAAD de ; yani : Onun zatına ve sıfatına leke sürecek bir BAAD; yani SON da yoktu..

Çünkü son dahi o idi..

Aynı şekilde onu , bir evveliyet ile tavsif etmek mümkün olamaz . Keza ; onu bir baadiyet ; yani : son ile de tavsif etmek mümkün değildir.

Ve.. ne üst ; ne de alt.. Bu vasıflar da onun şanına yakışmaz.

Onun zatı için: Bir yakınlık düşünülemez.

Uzaklık da öyle.

Hele bir şekil.. asla!..

Ondan , bir zaman mefhumu ile haber sormak da imkansızdır.

Hasıl-ı kelam : Onun için ne vaktin , ne zamanların, ne yerin , ne altın , ne de üstün , ne de onunla beraber bir mevcudun varlığı düşünülebilir.

Onu istiab edecek ; yani : içine alacak ve barındıracak bir mekan da düşünülemez..


***


Evet.. O , yukarıda anlatıldığı gibi idi . El'an ; yani, şu anda dahi öyledir .

Yüce Allah , öyle bir varlık idi ki: Onunla beraber bir şey yok idi..

El'an : yani , şu anda dahi öyledir.

Yani : VAHİD..Yani Birinci.. Ama sayı ve hesap ile değil..



***

Yüce Allah , zatında ve sıfatında münferittir.. Ama, bir ferdaniyet mefhumunu düşündürecek belirti olmadan..

O , isim ve müsemmadan terkib edilip bir araya gelmiş de değildir.

Çünkü : isim de müsemma da odur..

İsim onun gayrına mal edilemez..

Çünkü : Onun gayrı diye bir şey yoktur . İşbu sebepten : isim de müsemma da odur..


Evvel odur. Amma bu evveliyet için bir başlangıç düşünülemez..

Keza ahir de odur . Ama bu ahir için bir bitiş tevehhüm eylenmesin.. Yani : Bitiş diye bir şey yoktur..


Aynı şekilde zahir de odur . Ama şöyle veya böyle; diye bir zuhur vasfını tabir de mümkün değildir .

Keza batın da odur . Yani : Gizli . Ne var ki ; bu gizliliği de anlatmak için herhangi bir vasfa büründürmek mümkün değildir.

Taayyünatın , yani : Herhangi bir şeyin kendi başına oluşu ve başkasına benzeyiş şekillerinin tümü odur.


Varlığın ilk harfi , keza odur . Yani Varlığın başlangıcı .

Keza sırrın başlangıcı da ona varır..

Aynı şekilde ahirin , yani : Sonun harfi de yine odur.. Onunla başlar . Yani : Onun baş harfi ile..

Böylece ahirin de sırrı o olmuş olur .



***


ZAHİR harflerinin tüm varlığı onunladır . Yani : Onun ismidir. İsmi ise , onun zatına çıkar .

BATIN harlerinin varlığı da onunla vücud buldu .

Çünkü bu da onun bir ismidir.. Sıfatıdır..

Hasıl-ı kelam : Evvel , ahir , zahir , batın yoktur ; ancak , o vardır .

Şunu da unutmamalı ki ; sayılan harflerin hiç biri onun varlığına kayıp gitmemiştir.

Keza , onun varlığı da bu harflere kayıp gelmemiştir .

Ne gelmek vardır ; ne de gitmek . Bütün bu manaları , anlattığımız şekli ile anla ki : Hululiye mezhebinin düştükleri hataya düşmeyesin.



***


O , eşyalardan her hangi bir şeyde olamaz . Aynı şekilde , herhangi bir şey de onda değildir .

Yani : ne bir giriş var ; ne de bir çıkış..



***


Bu durumda , anlatılan manaya uyan odur ki : Onu anlattığımız vasıfla anlayasın .

İşe anlatılan manaların dışında hiç bir şeyi karıştırma.. Şöyle ki :

İlmin delaletini bu manada kabul etme..

Aklın , yararlı olacağını sanmayasın.

Fehim , bu makamda hiç bir iş göremez..

Hele vehmin bu durakta sözü dahi edilmez ..

His , yani Duygu ; ancak dış alemde sözünü geçirebilir. Yüce o , atıl batıl kalır .

Dış göz nedir ki ?.. O da bir iş göremez. Keza, batın gözü de..

İdraki de bırak.. Onu bir kalem geç..
 
Şunu unutma ki : Onu , ancak o görebilir..

Onu , ancak o idrak edebilir..

Onu , ancak o bilebilir..

***

Yani : Yüce Allah , kendisini kendi özü ile anlayabilir .

***


Burada ; özet olarak anlatılmak istenen mana şudur: Onu , ondan gayrısı göremez.. Onu , ondan gayrısı idrak edemez.. öyle ki : Tek kişi.. tek kişi dahi bu mananın dışında bir şeye sahip olamaz..



***


Yanlış anlaşılmasın..

Onun zatında bir hicabı vardır ; yani perdesi..

Ne var ki bu perde onun vahdaniyetidir .Yani:

Birliği.. tekliği.. Başka değil..

Kendi hicabından başka bir şey onu perdeliyemez.


Şöyle ki: Onun varlığı vahdaniyeti ile gizlenir. Ama şekilsiz.. keyfiyetsiz..

Onu hiç kimse göremez..

Ama hiç kimse.. Ne , yeni bir şeriatle gelen mürsel peygamber ; ne bir veli.. Allah dostu..


Ne de , ona yakınlığı olan bir melek.. Bu da , ona karşı, kendiliğinden bir marifete sahib olamaz.
 
 
 

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen