Şems-i Tebrîzî 40 Kural ve Sözleri
Önder Demir
Şems-i Tebrîzî
€9,99 Softcover
Donnerstag, 21. März 2013
MARİFETTE ABDEST, NAMAZ, ZEKAT, ORUÇ VE HAC NASIL OLUR ?
MARİFETTE ABDEST, NAMAZ, ZEKAT, ORUÇ VE HAC NASIL OLUR ?
Başa dönelim ve zikirde "abdestli olmayı " söylemiştik. Şeriatta , abdest ibadet etmek için hepimizin bildiğidir. Abdest nasıl alınır ve nasıl bozulmuş olur ? bunları herkes biliyor size " marifette abdest" nedir ? bunu yazalım…
Manevi abdest , kötü işler ve düşük huylarla bozulur. Manevi abdesti bozanlar arasında , büyüklük taslamak, kendini beğenmişlik , gıybet , yalancılık ve buna benzeyen kötü davranışları sayabiliriz. Ayrıca gözün, kulağın , elin , ayağın yaptığı hataları da sayabiliriz... Çünkü Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : “Bu gözler zina eder" buyurur... Bu abdestin yenilenmesi ,samimi tevbe ile olur. Pişman olmak, istiğfar eylemek ve kötü olan bütün huyları terk etmekle olur.
Şeriatın abdestin zamanı belirlidir. Güne-geceye bağlıdır... İç Alemin - Marifetin abdesti ise " ömür boyuncadır". Buradaki ömürden kast edilen istek , dünya ve ahiret ömrüdür; dolayısı ile sonsuzdur.
Namaza gelelim...
Şeriattaki namazları uzun uzadıya yazmama gerek yok...
İzninizle Marifetteki Namazı anlatalım...
"Kalbin , sonsuz huzurda kalmasını sağlayan namazdır." Ve en önemli namazdır. Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz "Namaz , ancak "kalp" huzuru ile olur." buyurmaktadır.
Şeriat Namazı vakitlere – zamana bağlıdır. Marifetteki namaz sonsuzdur. Ömür boyunca devam eder ve onun mescidi kalpdir. Asıl namaz budur , hakiki kalple - imanla kılınan namazdır. Böyle olan kalp ve ruh farkında (olsak da , olmasak da ) namazla meşguldür. Kalp , ne ölür, ne de uyur. Uykuda ve ayakta o , öylece vazifesine devam eder. Bu namazda kalp
"Yanlız sana ibadet ederiz , ve yanlız senden yardım dileriz."i (Fatiha Suresinin 4. Ayeti) devamlı olarak yaşar…
İşte böyle olan kalp , her an Allah ’ın huzurundadır. Kula , kulluğu ortadan kaldırmış, Yaradan’ı ile baş başadır... O’ndan ister ve O’na tam olarak yönelmiş olur...
İşte o büyük kalp her türlü Kutsal hitaba - seslenişe mahzar olur ve istenilen kul bu kuldur...
İşte Şeriat Namazı ile Kalp Namazı birleştiğinde gerçek Namaz , yaşanmış olur... Bunun da sevabı çok büyük olur...
Rabbimiz sizleri ve beni "Hitabları - seslenişleri duyabilen " ve gerçek namazı kılan kullardan eylesin... Amin...
Gelelim, Marifetteki "Zekat’a"...
Bu zekat , "Ahiretteki Kazançlardan " verilen Zekattır... Bu zekat ahiret fakirlerine ve ona muhtaç olanlara dağıtılan zekattır.
İşte ruhu - imanı büyük olanlar , yaptığı iyiliğin sevabını asi kullarına bağışlarlar. Onların bu cömertliği o kadar ileri gider ki ; hiç birinin kendine has varlıkları kalmaz.
Kur’an - da Rabbimiz ne buyuruyor :
" Yok mu ,Allah’a borç verecek , Allah (verdiklerini ) katlayarak , geri versin. Hadid Suresi -11 Ayet...
Yaradılan kular , kimin eseri ? Allah’ın... Öyle olunca verdiğin her iyilik , kullara verilmiş gibi gözükse de , Allah’a dönmeyecek mi ? Allah cömertlikte bu kadar ileriye giden kulunun verdiğini ; zekat eden - sadaka eden kuluna katlayarak çok daha fazlasını vermez mi ?
Bakın Rabia Sultan (r.a.) nasıl dua edermiş ? :
" Allah’ım , benim dünyalık nasibimi , nasipsizlere - kafirlere ver. Ahiretten nasibim varsa , onu da mümin kullarına dağıt. Bu dünyada yanlız seni anmayı (zikretmeyi) isterim. Öbür alemde ise, yanlız Seni görmeyi arzularım..."
Zekatın bir başka manası da , nefsin temizlenmesini sağlamasıdır. Nefis, kötü sıfat ve davranışlardan uzaklaştıkça , temizlenir... Temizlendiğinde ise , zekat manevi değerini -kıymetini bulur.
Yapılan her iyilik , ne olursa olsun Allah’ın Kullarına "şevkat ile " olmalı ve verildikten sonra , asla başa kakılmamalıdır. Yoksa , sevabı gider...
Marifette " Oruc’a " gelince...
Bu , başlı başına zevk denizine girmedir. Sevabının büyüklüğünü ,değerini sadece Rabb’imiz bilir, yaradılmışlar - melekler dahi - bilemezler... Hayatınızda hiç olmazsa bir kere , ama mutlaka yapın... Görecek ve mutlaka bileceksiniz , ne ile "Allah Katında " müjdelendiğinizi...
Gerekli bilgileri verdikten sonra size İnşallah açacağım...
Marifetin - Hakikatın Orucu , gece - gündüz , bütün duyguları haram olan şeylerden tamamen korumaktır. Bu oruç ebedidir ; bir ömür boyu sürer...Asıl oruç budur...Yani duygularımızı kötülüğe karşı kaymaktan korumaktır.
Peki , bu orucun iftarı yok mu ? Var... Elbette var. Ahirette , cennette eşi ve benzeri olmayan nimetleri yemekle ve yaşamakla olacaktır...
Anladınız değil mi ? Şeriat orucu üstünde Marifet Orucu var... Marifet orucu üstünde ise "Hakikat Orucu " var... Bu ise Kalbimizi , Allah’tan başkasına tapmaktan (mal- mülke tapmaktan) alı koymaktır. En büyük oruç da bu oruçtur... Rabbimiz , hepimizi bu şekilde Oruç Tutan kullarından eylesin... Amin...
Şimdi sıra size , bir sır vermeye ve bunun sonucunda Allah’ın izniyle sonsuz sevap kazandıracak Orucu ve namazı öğretmeye geldi...
“2 veya 4 rekat namaz kılın ve sevabını ; namaz kılmamış kullara hediye edin...
Ömrünüzde , bir gün (Ramazan Ayı dışında ) Oruç Tutun ve sevabını Oruç Tutamayan Kullara " hediye edin". Görün neler olacak...
Biliyorsunuz ki ; Orucun sevabını Biricik Rabbimiz , kendisi veriyor ; Meleklere bile bırakmıyor :
"Oruç benim içindir, ecrini - sevabını Ben veririm." demekte... Namaz kılmayan kullar ve oruç tutmayan veya tutamayan kullarına hediye ettiğinde ;Rabbimiz: “Kulum hiç tanımadığı kullarıma ,yarın Ahiret Hayatında ve ceza gününde belki de bağışlanmasına veya cezasının azaltılması için merhamette bulunuyor... Bilmez mi ki , Ben Merhametlilerin en merhametlisiyim... Bir kulumun azaptan kurtulması için çaba gösteren , mücadele eden , kulumun iyiliğini ortada bırakmam... O günahkar kulumu , bu merhametli kulum için bağışladım " demeyeceğini ve bağışlamayacağını kim iddia eder... Edebilme cesaretini kim gösterebilir?
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin :
" Mümin kul , kendisi için istediğini ; mümin kardeşi için istemezse tam mümin olamaz." hadisini duymadın mı ? İşte bu hadis bize, için içini yani Hadisin özünü göstermekte...
Marifet bu ! Hakikat Bu !
Bu konuya daha da , açıklık getirmesi için ,Rabb’imizin bir Ayetini de yazmadan geçemeyeceğim.
"Furkan Suresi -7O Ayet-:
"İman edip, yarar iş yapan zümre var ya, işte Allah onların kötülüğünü iyiliğe çevirir."
İşte bu Ayetin açılımına dayanarak ve öğretilene dayanarak , sizleri de bu büyük sevaba ortak olmaya çağırıyoruz. Gelin dem bu demdir... Zaman bu zamandır... Yarın belki de çok geç olmadan gel... Belki benim çağırmama gelmiyorsun , olabilir... O zaman , Mevlana’nın çağrısına gelin...
" Gel , kim olursan ol, GEL..." mutlaka bu dünyadan gitmeden , çok iyilik yapmağa bak…
Marifette "Hac :
Marifette Hac ise " La İlahe İllallah " ile kalbimizde olur. Kalp bu tevhidi söyledikçe , kalp diriliğe kavuşur. Allah , içten - gerçek manada anılmaya başlar... İç alem , safiyetine kavuşuncaya kadar, devam eder...
Daha sonralarında , Rabb’in sana diğer , zikirlerini verir ve sen bu yolda , en güzel öğretmenlerle yoluna devam edersin...
Bir gün gelir, Kabe önündedir... Bedenin burada , ruhun Beytullah’ta... Allah, fazlı , keremi ve cömertliği ile bu halleri cümlemize nasip ,etsin... Amin... Daha sonrasında "vecd" ve "sefa" halleri başlar...
Ne diyelim yaşa ve gör...
Bu devirde ," Sırat al müstakim " yani , dosdoğru yol üzerinde , yürüyen iyice azaldı. Bu yolun gerçek yolcusu , iki şahitle bilinir. Kur’an ve Hadis.
Kişi bunlara ne kadar , sıkı sıkıya bağlanırsa , o kadar ; doğrudur... Doğru yoldadır.
Bu yaşadığımız anlarda , çevremize baktığımızda ; insanlar Sünnetleri şekil olarak , dış görünüş olarak yaşamaktadırlar.
Kur’an ve Hadisler üzerinde hiç düşünme yapmadan , sadece " şekil " olarak , desinler diye yaşamaktadırlar. Allah ıslah etsin...
Sünneti şekil olarak değil, inanç olarak, düşünce ve bütün davranışlarda ahlak olarak yaşamalıyız ve yaşatmalıyız...
Bütün çabamız bu olmalı ki ; Yarın Rabb’imizin huzurunda "Rabb’imiz , (bize) kulum sana şu kadar ömür verdim , mal- mülk verdim... Bana ne getirdin sorusu karşısında mutlaka verecek bir şeyimiz olmalı...
“Yetimi korudum veya aç kullarını doyurdum , sadaka verdim , kötülüğü men ettim , iyiliği emrettim , nefsim ve imanımın düşmanları ile cihad - mücadele ettim” diyebilmeliyiz…
Bunlar ve daha nice sevap yolları, seni - beni beklemekte ...
Haydi kazanmaya çalışalım...
Hiç birini yapamıyorsan , bir serçeyi doyur bari...
Yeter ki , yarına eli boş gitme...
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz buyuruyor :
" Cimri mümin de olsa Cennet ’e giremez ; cömert , kafir de olsa Cehennem’e girmez."
Manasını bir düşün , neler öğrenirsin , neler...
Eğitilmesi, kendisine ve çevresine her manada hizmet edecek seviyeye yüceltilmesi gereken insanları ; küçültücü, onur kırıcı , kin , haset, kibir, riya (yalan), imtikam alma, hırs , bencillik ve bunlar gibi kötü his ve duygulardan arındırarak, kurtarmayı hedeflemeliyiz ve bunu gerçekleştirmek için çaba - emek göstermeliyiz...
Bu okuduklarınız da bunun bir neticesidir... Bu da , Tasavvufun bir eseridir.
Allah Yolunun yolcusu , her zaman yapacağı işin sonuna bakmalıdır. Yolcu , Allah’ın önünde diz çöküp , maddi varlığı bir kenara bırakıp, hatalarını itiraf eder ve O’nun feyzine, fazlına , lutfuna, merhametine erer ve günahları erir - yok olur. Çünkü , “O” çok merhametlidir, cömerttir ve kerimdir...
Zaman “O’nun” , cömertliğinden faydalanma zamanıdır… Zaman , geriye dönüşün olmayacağı ve pişmanlığın fayda etmeyeceği; kimsenin kimseye yardımcı olamayacağı zaman gelmeden , bu dünya yaşamında “ sevgili” olma zamanıdır. Sevgili , her zaman korunur…Hem bu dünyada , hem ahirette…
Hadislerden bazılarına , Marifet penceresinden baktık ve gördüklerimizi size anlattık.
Kaynak: http://www.veyselkarane.com
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen