Mirat-ül İrfan - Muhyiddin Arâbi
1. Bölüm
Hamd Allah'a aittir...
Şu sebepten: O'nun vahdaniyetine gölge düşürecek bir KABL ;
yani EVVEL yoktu.
Çünkü KABL ; yani EVVEL, o idi.
Keza bir BAAD de ; yani : Onun zatına ve sıfatına leke sürecek bir BAAD; yani SON da yoktu..
Çünkü son dahi o idi..
Aynı şekilde onu , bir evveliyet ile tavsif etmek mümkün olamaz . Keza ; onu bir baadiyet ; yani : son ile de tavsif etmek mümkün değildir.
Ve.. ne üst ; ne de alt.. Bu vasıflar da onun şanına yakışmaz.
Onun zatı için: Bir yakınlık düşünülemez.
Uzaklık da öyle.
Hele bir şekil.. asla!..
Ondan , bir zaman mefhumu ile haber sormak da imkansızdır.
Hasıl-ı kelam : Onun için ne vaktin , ne zamanların, ne yerin , ne altın , ne de üstün , ne de onunla beraber bir mevcudun varlığı düşünülebilir.
Onu istiab edecek ; yani : içine alacak ve barındıracak bir mekan da düşünülemez..
***
Evet.. O , yukarıda anlatıldığı gibi idi . El'an ; yani, şu anda dahi öyledir .
Yüce Allah , öyle bir varlık idi ki: Onunla beraber bir şey yok idi..
El'an : yani , şu anda dahi öyledir.
Yani : VAHİD..Yani Birinci.. Ama sayı ve hesap ile değil..
***
Yüce Allah , zatında ve sıfatında münferittir.. Ama, bir ferdaniyet mefhumunu düşündürecek belirti olmadan..
O , isim ve müsemmadan terkib edilip bir araya gelmiş de değildir.
Çünkü : isim de müsemma da odur..
İsim onun gayrına mal edilemez..
Çünkü : Onun gayrı diye bir şey yoktur . İşbu sebepten : isim de müsemma da odur..
Evvel odur. Amma bu evveliyet için bir başlangıç düşünülemez..
Keza ahir de odur . Ama bu ahir için bir bitiş tevehhüm eylenmesin.. Yani : Bitiş diye bir şey yoktur..
Aynı şekilde zahir de odur . Ama şöyle veya böyle; diye bir zuhur vasfını tabir de mümkün değildir .
Keza batın da odur . Yani : Gizli . Ne var ki ; bu gizliliği de anlatmak için herhangi bir vasfa büründürmek mümkün değildir.
Taayyünatın , yani : Herhangi bir şeyin kendi başına oluşu ve başkasına benzeyiş şekillerinin tümü odur.
Varlığın ilk harfi , keza odur . Yani Varlığın başlangıcı .
Keza sırrın başlangıcı da ona varır..
Aynı şekilde ahirin , yani : Sonun harfi de yine odur.. Onunla başlar . Yani : Onun baş harfi ile..
Böylece ahirin de sırrı o olmuş olur .
***
ZAHİR harflerinin tüm varlığı onunladır . Yani : Onun ismidir. İsmi ise , onun zatına çıkar .
BATIN harlerinin varlığı da onunla vücud buldu .
Çünkü bu da onun bir ismidir.. Sıfatıdır..
Hasıl-ı kelam : Evvel , ahir , zahir , batın yoktur ; ancak , o vardır .
Şunu da unutmamalı ki ; sayılan harflerin hiç biri onun varlığına kayıp gitmemiştir.
Keza , onun varlığı da bu harflere kayıp gelmemiştir .
Ne gelmek vardır ; ne de gitmek . Bütün bu manaları , anlattığımız şekli ile anla ki : Hululiye mezhebinin düştükleri hataya düşmeyesin.
***
O , eşyalardan her hangi bir şeyde olamaz . Aynı şekilde , herhangi bir şey de onda değildir .
Yani : ne bir giriş var ; ne de bir çıkış..
***
Bu durumda , anlatılan manaya uyan odur ki : Onu anlattığımız vasıfla anlayasın .
İşe anlatılan manaların dışında hiç bir şeyi karıştırma.. Şöyle ki :
İlmin delaletini bu manada kabul etme..
Aklın , yararlı olacağını sanmayasın.
Fehim , bu makamda hiç bir iş göremez..
Hele vehmin bu durakta sözü dahi edilmez ..
His , yani Duygu ; ancak dış alemde sözünü geçirebilir. Yüce o , atıl batıl kalır .
Dış göz nedir ki ?.. O da bir iş göremez. Keza, batın gözü de..
İdraki de bırak.. Onu bir kalem geç..
Şunu unutma ki : Onu , ancak o görebilir..
Onu , ancak o idrak edebilir..
Onu , ancak o bilebilir..
***
Yani : Yüce Allah , kendisini kendi özü ile anlayabilir .
***
Burada ; özet olarak anlatılmak istenen mana şudur: Onu , ondan gayrısı göremez.. Onu , ondan gayrısı idrak edemez.. öyle ki : Tek kişi.. tek kişi dahi bu mananın dışında bir şeye sahip olamaz..
***
Yanlış anlaşılmasın..
Onun zatında bir hicabı vardır ; yani perdesi..
Ne var ki bu perde onun vahdaniyetidir .Yani:
Birliği.. tekliği.. Başka değil..
Kendi hicabından başka bir şey onu perdeliyemez.
Şöyle ki: Onun varlığı vahdaniyeti ile gizlenir. Ama şekilsiz.. keyfiyetsiz..
Onu hiç kimse göremez..
Ama hiç kimse.. Ne , yeni bir şeriatle gelen mürsel peygamber ; ne bir veli.. Allah dostu..
Ne de , ona yakınlığı olan bir melek.. Bu da , ona karşı, kendiliğinden bir marifete sahib olamaz.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen